top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıFatih Altınöz

Sünnet Literatürü

Türkiye’de nasıl ki yerel üzümlerden uluslararası seviyede şarap üreten bir üretici hiç olmadıysa ya da yerli futbolculardan bezeli bir takım Avrupa’da hiç hüküm süremediyse psikiyatride de aynısı.

1974’den beri tık yok. 1974 psikiyatri dünyasının kanaatimce gelmiş geçmiş en önemli kişisi Orhan Öztürk’ün ‘sünnet’ ile ilgili 2 sayfalık makalesini yazdığı yıl.

O günden bugüne de yeni hiçbir şey yok ortada. Ergen erkeklere bu topraklarda uygulanan kastrasyon ayiniyle ilişkili olarak yerli ruhbilimciler 50 yıldır bir daha hiç düşünmedi!!! Akıl alır bir şey değil.

Çok da Freudiendirler bazıları bu arada! Şaka gibi!

Ve bu kastrasyonun kadınlara ödetilen bedeliyle ilgili de zerre yayın yapılmadı.

Hep batıya bakıyoruz gözümüz kör halde Tanzimat’tan hatta 2. Mahmut’tan beri.

Oradan gelmeyen hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi yok!

Bu topraklardan hiçbir özgün düşüncenin doğamayacağına dair korkunç bir obsesyon içindeyiz muhtemelen.

Şu anda Türkiye’de büyük bir sünnet literatürü olması gerekirdi. Dünya çapındaki en saygın ruhbilimcilerimizin bu konuda auteur kişilikler olması gerekirdi. Oysa 1974’den beri tek bir düzgün çalışma yok.

Kendi topraklarımızda batılılardan daha fazla oryantalist üretmişiz. İnanılır gibi değil. Bu da ayrı bir araştırma konusu olmalı.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Her konuyu en uçlarından ele alıp kamplara ayrışarak tartışma, ne tartışması kavgaya tutuşma alışkanlığımız neredeyse genetiğimize işlemiş halde. Memleketin tarihinde yer teşkil eden her olay ve şahıs

Memleket ve hatta dünya psikiyatri tarihine geçecek S.S. Zoroğlu Vakası hakkında Türkiye Psikiyatri Derneği’nin suya sabuna dokunmayan, orta yolcu açıklamasını okuyunca aklıma Dr.İbrahim Temo geldi.

Sinemasal nedenlerle dört yönetmenle çok yakın dostluğum oldu. Metin Erksan, Zeki Ökten, Fatih Akın ve Erden Kıral. Erden Kıral ile iki tamamlanmış senaryo yazdım. Biri ‘Babam ve Oğlum’ dan yıllar evv

bottom of page